Archive for 2010
30 Aralık 2010 Perşembe § 0
Çok sinirliyim bu aralar. Ve sinirimi birileri kırılıcak, yanlış anlıcak diye hiç bir şekilde dışarı çıkaramıyorum. Nefret ediyorum böyle olmaktan! Sürekli susmaktan sıkıldım. Anlatamamaktan, tepkisizlikten yoruldum. Hiç bir şeye zamanımın olmamasından bıktım. Sürekli koşturmaktan, koşturmanın sonunda bi bok olmamasından boğuldum. Neden bunları hep içimde taşımak zorundayım. Neden hep mutluymuş gibi görünmek zorundayım. Neden sadece sıkıldığım için surat asamıyorum.
Ayrıca Matematikten gerçekten tiksiniyorum ve matematik ölsün istiyorum.
{liseli ergen mode on}
Ayrıca Matematikten gerçekten tiksiniyorum ve matematik ölsün istiyorum.
{liseli ergen mode on}
21 Aralık 2010 Salı § 0
just gonna stand there and watch me burn but that's alright, because i like the way it hurts. just gonna stand there and hear me cry but that's alright because i love the way you lie.
i can't tell you what it really is
i can only tell you what it feels like
i can't tell you what it really is
i can only tell you what it feels like
god-like
Everything in us resembles God
Except for one thing:
I'm downright stupid and you are paranoid.
There's more than one.Oh well, let's just keep on going then!
Tell me, which one of us here is golden medal?
Except for one thing:
I'm downright stupid and you are paranoid.
There's more than one.Oh well, let's just keep on going then!
Tell me, which one of us here is golden medal?
17 Aralık 2010 Cuma § 0
5 yasimdayken bakicimin yogurda dondurma bu diyip "beni kandirip" oyle yedirirdi. Kanmiyodum, yogurt oldugunu biliyodum ama kanmis gibi yapip yiyodum. 22 yasimdayim, hala kanmis gibi yapip duruyorum.
sus deyince sus.
16 Aralık 2010 Perşembe § 0
Beni sinirlendirenin ağzıyla yetinmem direk bütün kafasını cart diye ikiye ayırırım, ona göre. Öyle de bi güç var bende.
11 Aralık 2010 Cumartesi § 0
Hani evler soguk olunca anneler "bizim alt ve ust yakmiyo" der ya; iste hava sogukken yanimizda oturan, kaloriferi yakan alt komsu oluyor.
raising hope again
7 Aralık 2010 Salı § 0
Rüyalarıma giren tek bebek =)
adorable!
izlemeden duramıyorum adeta.
tipe ya! =))))
ayrıca evet, insanlar şemsiye çıkaracağı zamandan haberdar olmalı.
Figli Di Madre Ignota
29 Kasım 2010 Pazartesi § 0
When I’m with you it’s paradise
No place on earth could be so nice
Through the crystal waterfall
I hear you call
Just take my hand in this paradise
You kiss me once
I’ll kiss you twice
And as I gaze in your eyes
I realize it’s paradise.
No place on earth could be so nice
Through the crystal waterfall
I hear you call
Just take my hand in this paradise
You kiss me once
I’ll kiss you twice
And as I gaze in your eyes
I realize it’s paradise.
28 Kasım 2010 Pazar § 0
Hepimiz oynadık bunu biliyorum. Asıl bildiğim acı şey, hepimizin ara sıra Gerizekalı ya da Aptal çıkıp bide üstüne hırs yapıp Zeki ya da Bilgin çıkınca içimizin rahatlaması.
Şimdi bunu bi açıklığa kavuşturalım.
Şimdi bunu bi açıklığa kavuşturalım.
Hayatımın son 5 senesi yollarda geçiyor, her gün nerdeyse 4 saat yol yapıyorum. (yol yapmak?) Okuldaki insanlar 5 dakikalık yurtlarından gelip "ah,uh" yapmıyorlar mı inan usulca yanlarına yaklaşıp şapaşilleyi indiresim geliyor.
Evet benim hayatımda oturduğum semt ve ego otobüsleri gibi bir gerçek var.
Evet benim hayatımda oturduğum semt ve ego otobüsleri gibi bir gerçek var.
25 Kasım 2010 Perşembe § 0
Çok yorgunum, çok üşüdüm ve çok gerginim. Şimdi bence sakin olup elimdeki çitosu yavaşça yere bırakmalıyım. (fakat yere?)
vicky christina barcelona
18 Kasım 2010 Perşembe § 0
maria elena:
chronic unsatisfaction!! that's your problem.. chronic unsatisfaction!!
chronic unsatisfaction!! that's your problem.. chronic unsatisfaction!!
eternal sunshi... bilirsiniz işte ya.
12 Kasım 2010 Cuma § 0
-bekle..
-ne var?
-bilmiyorum.. sadece bekle!
-ne istiyorsun joel?
-sadece biraz beklemeni istiyorum…
-keşke kalsaydın.
- şimdi keşke kalsaydım diyorum. keşke birçok şeyi yapmış olsaydım. tanrım, keşke. keşke kalsaydım.
- aşağı indiğimde gitmiştin.
- gittim. kapıdan çıkıp gittim.
- neden?
- bilmiyorum. korkmuş küçük bir çocuk gibiydim. bana fazla geldi. bilemiyorum.
- korkmuş muydun?
- evet. bunu bilmiyordun. utancımı geçmeye çalışarak sahilde yaktıkları ateşe döndüm, sanırım.
- söylediğim bir şey yüzünden miydi?
- evet. küçümseyerek "öyleyse git", dedin.
- özür dilerim.
- önemli değil.
- joely? ya bu sefer kalırsan?
- çıkıp gittim. hiç hatıra kalmadı.
- en azından gel de bir veda yarat.Sanki vedalaşmışız gibi … elveda, joel
-ne var?
-bilmiyorum.. sadece bekle!
-ne istiyorsun joel?
-sadece biraz beklemeni istiyorum…
-
- şimdi keşke kalsaydım diyorum. keşke birçok şeyi yapmış olsaydım. tanrım, keşke. keşke kalsaydım.
- aşağı indiğimde gitmiştin.
- gittim. kapıdan çıkıp gittim.
- neden?
- bilmiyorum. korkmuş küçük bir çocuk gibiydim. bana fazla geldi. bilemiyorum.
- korkmuş muydun?
- evet. bunu bilmiyordun. utancımı geçmeye çalışarak sahilde yaktıkları ateşe döndüm, sanırım.
- söylediğim bir şey yüzünden miydi?
- evet. küçümseyerek "öyleyse git", dedin.
- özür dilerim.
- önemli değil.
- joely? ya bu sefer kalırsan?
- çıkıp gittim. hiç hatıra kalmadı.
- en azından gel de bir veda yarat.
11 Kasım 2010 Perşembe § 0
Uzun cümleler kurardım konuşurken.Eski filmlerde kaldı böyle sözler deniyor.
Ama şimdi filmler bile eskimiyor.
Ama şimdi filmler bile eskimiyor.
9 Kasım 2010 Salı § 0
Naber? Aslında bakarsan ben "sana bi bok olmaz"lardanım.
Bide sadece biraz yorgun, yalnız ve amaçsızım. Mandalina çok severim, söylediğim her şeyi içimden, bazen istemeden dışımdan tekrarlarım. Takıntılı bi ucubeyim. Cüce pazarında tümör satarım.
Bütün bunlara rağmen; Hulk- Ironman- Hellboy üçlüsünün fantastik koruması altındayım. Öptüm. Bye.
Bide sadece biraz yorgun, yalnız ve amaçsızım. Mandalina çok severim, söylediğim her şeyi içimden, bazen istemeden dışımdan tekrarlarım. Takıntılı bi ucubeyim. Cüce pazarında tümör satarım.
Bütün bunlara rağmen; Hulk- Ironman- Hellboy üçlüsünün fantastik koruması altındayım. Öptüm. Bye.
Sesimi duyuramam benim sorunum. Çığlık gibi susuyorum, olmuyor. En sessizden bağrıyorum yine olmuyor. Olduramıyorum. Likya yolunda oturup beklemeliyim belki de sadece. Hayır, hayatım boyunca. Yapabileceğim en yararlı eylemsiz fiil gidebileceğim tek yerde oturup beklemek galiba. Sessizce, hiç konuşmadan. Sadece dinleyerek. Sadece nefes alıp vermenin en büyük değer olduğu bir yerde durup bekleyebilirim. Hiç bi yanılgının, hiç bi içten kurgunun, hesaplaşmanın,egonun, kibirin, kinin olmadığı, ama hacı şakir sabunlarının olduğu bi yer =)
sıçınk.
o'mondüyöğ.
sıçınk.
o'mondüyöğ.
Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit.
Basit yaşayacaksın.
Mesela susayınca su içecek kadar basit.
Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
tek bir düğme, tek bir cümle gibi;
Mesela susayınca su içecek kadar basit.
Dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
Tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
tek bir düğme, tek bir cümle gibi;
You're a folk tale, the unexplainable
7 Kasım 2010 Pazar § 0
Unknown the unlit world of old. You're the sounds I never heard before.
Off the map where the wild things grow. Another world outside my door.
Here I stand I'm all alone. Drive me down the pitch black road.
you're my only home and I can't make it on my own.
You're a bedtime story. The one that keeps the curtains closed.
And I hope you're waiting for me cause I can make it on my own.
I can make it on my own.
You're the paint can falling off the wall at the door that slams at the end of the hall where the kid rings sounds of basketball. The battle of the earth of the angels. The shifting snow drifts so realistic, so realistic - call you carpet of stars. See there is something in the yard. It's awful dark. With the painted strings, the cross, the good luck charm, the prayer, the extra layer.
Off the map where the wild things grow. Another world outside my door.
Here I stand I'm all alone. Drive me down the pitch black road.
you're my only home and I can't make it on my own.
You're a bedtime story. The one that keeps the curtains closed.
And I hope you're waiting for me cause I can make it on my own.
I can make it on my own.
You're the paint can falling off the wall at the door that slams at the end of the hall where the kid rings sounds of basketball. The battle of the earth of the angels. The shifting snow drifts so realistic, so realistic - call you carpet of stars. See there is something in the yard. It's awful dark. With the painted strings, the cross, the good luck charm, the prayer, the extra layer.
"Geriye intihar" diye bişey olmalı bence. Çok seviyoruz ölmek istiyoruz, hiç sevilmiyoruz ölmek istiyoruz, çok üzülüyoruz ölmek istiyoruz vs. Bence o an çok isteyip hiç doğmamış olabilmeliyiz. Nası ölebilme gücüne sahipsek, hiç doğmamış olma gücüne de sahip olabilmeliyiz. Daha kolay çünkü hiç bişeye cesaretimiz yok. En kolayı doğmamış olmak.
6 Kasım 2010 Cumartesi § 0
uyurken izle(n)mek.
uykuyu değil yanında yatanın güzelliğini izlemeyi tercih etmek.
yanında olduğu için minnettar olmak.
güzel şeyler bunlar.
zaten ütopyalar güzeldir.
uykuyu değil yanında yatanın güzelliğini izlemeyi tercih etmek.
yanında olduğu için minnettar olmak.
güzel şeyler bunlar.
zaten ütopyalar güzeldir.
eat, pray, love
2 Kasım 2010 Salı § 2
"People think a soul mate is your perfect fit, and that’s what everyone wants. But a true soul mate is a mirror, the person who shows you everything that is holding you back, the person who brings you to your own attention so you can change your life. A true soul mate is probably the most important person you’ll ever meet, because they tear down your walls and smack you awake."
tamda bu filmi izliyordum ki Mrs. Baros bunu paylaşmış. Dedim hemen bloga yansıtmalıyım bunu, e çünkü;
doğru söze. (in italian)
şizofr...
Ben deli değilim.
Ben deli değilim,benden başka herkes deli olduğu için beni deli zannediyorlar. İnsanın kendi olabileceği tek yer akıl hastanesidir! Sanırdım, yanılmışım. Delirmeye bile hakkınız yok burada. Tımarhane delirme hakkının kutsandığı mabed değil midir? Değilmiş. İnsan tımarhanede bile delirme hakkını elde edemiyorsa ölsün daha iyi. Ben size ve kendime rahatça dil çıkarabilmek için burada değil miyim, bunun için kapatmadınız mı beni buraya. Elektroşoklar tersini söylüyor bunun. Hastabakıcının suratını görmem elektroşoka girmeme yetiyor da artıyor bile. Şehir cereyanını boşa harcamayınız efendim.
Hayatım boyunca kendim olabileceğim bi yer aradım. Bu yer bazen bir insanın yüzü oldu, bazen sevdiğim bir kitapta altını çizdiğim cümle, bazen ölüler gibi haftalarca susmanın saltanatını yaşamak, bazen de denizin köpürdüyen mavi kaosunda eritmekle gözlerimi. Ama yetmedi bunlar. Sonuna kadar kendim olmak istedim, evreni kanatlamak pahasına. Sanatı denedim; otoriteye karşı çıkanların birbirlerine karşı imgelerle iktidar olma çabası. Polis olun efendim, daha saygın.
İnsanın kendi olabileceği tek yer gece kalbidir! dedim sonra, insan yalnızken kendisidir! diye de uzattım. Ama insanların ruhuma bu izinsiz girişleri yok mu, beni delirtiyor: “Sevgilim beni ne kadar çok seviyorsun” lar, “felsefe yapma, aşka gel kendine gelirsin” ler, “insanları olduğu gibi kabul et, mutlu olursun” lar vb. insanları olduğu gibi kabul edersem bu savaşları, bu gizli sömürüyü, bu öldürücü şiirsizliği de kabul etmiş olmaz mıyım; bu İsa’ya hem Edip Cansever’e, hem kendime, yeni doğan çocuklara ve gökyüzüne ihanet etmek olmaz mı?
Hepimiz deliyiz, akıllı taklidi yapmayı bıraktığımız anda tımarhaneye kapatılırız. İnsanlar akıllı taklidi yapmakta ne kadar da usta Tanrım. Bense beceriksizliğim bu konuda, daha doğrusu akıllı taklidi yapmaktan bıktım. Normal olmaya çalışmak deli olmaktan daha zor. Beklide bunu anladım. Bir ofiste çalışıyordum, deli gömleğimin (seçkin bir markaydı) üzerine kravat takmayı bıraktım.
Beni kimin delirttiğini gerçekten merak ediyorum. babam olabilir diyorum, çocukluğumda az dövmedi beni sözcüklerle. Lise 2’de beni derste kuşumla oynarken yakalayan son Osmanlı Aysel’de olabilir beni delirten.(Kaltak dediğime bakmayın, kızgınlığımdan söylüyorum, yağmurda ıslanmış bir köpek kadar aşıktım ona.) tek tek beni kimin delirttiğini hesabını yapmak zor, kısaca beni insanlar delirtti diyebilirim. Beni insanların çıldırtmasındansa gökyüzünün çıldırtmasını isterdim, karanlık yağmurun, müziğin… Beni çıldırtma hakkını insanların elinden almalıyım.
Önemsiz deliliklerimi saymayacağım, beni buraya kapattıran son çılgınlığımı anlatcam. İntihar fikri yine Tanrım olmuştu, aynadaki yüzüme tükürüp silahımı aldım ve mahallemizdeki Büyük Çukurca Camisine gittim. Girdim içeri. Caminin tavanına iki el ateş edip namazı böldüm. Haklı olarak üzerime saldıran bir dindarı bacağından vurup “suküneti” sağladım. Gerginlik caminin duvarını çatlatacak kadar büyüktü. Fazla vaktinizi almayacağım dedim. Ve Perulu şair Cesar Mendoza’nın Acı Çekene Saygı şiirini okumaya başladım.
ACI ÇEKENE SAYGI
Tanrı’yla aynı fikirde değilim
İntihar edenlerin
Cehenneme gideceği konusunda
Kainatın yaratılışına
Katılmaktan bıktığımda ruhum
İntihar edeceğim bende
Denenmemiş bir yolla
Nerdeyse bütün akıllı kalpler
İntihar edipsiktir çekmiş yeryüzüne
Ben ateist değilim, babasıymış gibi
Tanrı’ya küsen bir çocuğum
Eğer Tanrı intihar edenleri ve Nietche’yi
Cehenneme gönderirse
Cehennemde yanmayı tercih ederim bende
Tanrı dürüstlüğü sever..
Tanrı’nın hayal gücünü beğenmiyorum
Ben Tanrı olsam
Peygamberler göndermez
Direk konuşurdum insanlarla
Ben Tanrı olsam
Hitler’i iyi kalpli bir Yahudi olmakla cezalandırırdım
Yahut yetenekli bir yazar yapardım onu
İçindeki kötülüğü insanlara değil
Tuvallere boşaltırdı
Ben Tanrı olsam
Devletler yok olur
Gül kokulu bireyler var olurdu sadece
Atlar çılgın zamanlar koşardı
Ben Tanrı olsam
Düşünce gücüyle herkesin
İstediği karakter olmasını sağlardım
Dünya bir şiirin
Yaratılım sürecine dönüşürdü böylece
Ben Tanrı olsam intihar ederdim
İnsanlarla birlikte
Acı çekmeyi öğrenemediğim için
……….
Sessizlik ağır bir kaya gibi hepimizin üzerine çökmiüştü. Cemaat beni linç etmek için fırsat kolluyordu, seziyordum bunu. Tabancam tek dostumdu o anda. O sırada cemaatten yaşlıca bir adam bana doğru yürümeye başladı. Dur diye bağırdım, dur , yoksa…dinlemedi yavaş yavaş ağır çekimde yanıma kadar geldi gözlerinde diğerlerinde ki gibi öfke değil,merhamet gibi bir şey vardı. Tanımıştım, babamın arkadaşı Ahmet abiydi. “dinle beni, Allah’ın- kendin – olduğunu anlayıncaya - kadar – hep – acı – çekeceksin” dedi usulca. Ellerim titremeye başlamıştı, bu sözler dikenli bir çalı gibi saplanmıştı içime ama acıtmıyordu. Silahımı aldı, beni linç etmek isteyen kalabalığı ve zamanı bir el hareketiyle durdurdu.
Sonrası…Sonrası buradayım işte. O yaşlı adamın Ahmet Abinin sözünü hatırladığımda sakinleşir gibi, içimdeki bir sırra erer gibi oluyorum ama izin vermiyor insanlar ve anılar kendim olmamama, içimin sularına bir balık gibi dalaraktan. Dışarıdayken bir söz vermiştim kendime:onlar ne yaparsa ben tersini yapacağım! Diye. onlar yalan mı söylüyor, ben doğruyu söyleyeceğim. Onlar boyun mu eğiyor, ben isyan edeceğim. Hem de her şeye. Onlar sanattan nefret mi ediyor, ben inadına Mozart dinleyeceğim, ölü yazarlarla dostluk kurucam, 7. Mühür’ü, Sonbahar’ı ve Seven’ı izleyeceğim. Onlar paraya mı tapıyor, ben yağmurda ıslanmaya tapıcam . Onlar statünün getirdiği saygınlığa mı inanıyor, ben serseriliğe ve kaybetmişliğe sokak olacağım. Sonuç: İnsanın Tanrı’ya inancının kaybetmesinden daha kötü olan bir şey varsa o da insanlığa inancını kaybetmesidir. Siz insansanız ben insan olmayı reddediyorum. Deli olmam güllerle birlikte açmama, zamanın dışına taşmama engel değil; tam tersine bunlara açılan kapı.
Bu arada delilerin söz söyleme özgürlüğünden bol bol yararlanıyorum. Geçen gün bağırmaya başladım:sizin sığınacak bir Allah’ınız var, benim yok. Benim sığınacak yalnızca kelimelerim var. Deliliğini topluma kabul ettirebilene dahi derler; ben ettiremedim, tımarhanedeyim. Güldüler.aklın fazlası cehennem. Dedim, güldüler. Her çocuk Tanrı’nın gönderdiği bir peygamberdir. Ve unuturuz büyüyünce peygamber olduğumuzu. Gider bir öğretmen oluruz, işçi, pezevenk,mühendis, memur.dedim, güldüler. Şehir cereyanına bağladılar beni. Güldüler siktir çektiler, kalbimin içinde çarpan kalplere. Çirkinleştireni her yerde, ey dünyayı kutsallaştıran çılgınlık nerdesin? Dedim. Güldüler. Öyle bir şekilde yan yana getirelim ki sözcükleri, herkesin orospu olmaktan kurtaralım onları.dedim ,güldüler.
Zaman geçti. Artık çıplakken bir şey söyleyemiyorum insanlara, kişiliklerim birbirleriyle yaşamayı öğrendi, gidecek başka bir bedenleri olmadığını anladı en sonunda. İlaçlarımı düzenli kullanıyorum, sigarayı azalttım. Buradan çıkmama az kaldı doktorum Alper Bey söyledi. Geçende kendi kendime Cemal dedim Cemal! İsmim Cemal bu arada-: Hayatı güzelleştiren şey tehlikeyi sevmektir. Hayatı güzelleştirmek istiyorsan dünyanın en tehlikeli şeyini sevmeyi öğrenmelisin: İnsanı! Buna kendini sevmekle başlayabilirsin. Hak verdim Cemal’e. Güzel konuşuyordu, inandım ona. Cemal’e borcumu ödeyeceğim. Yeryüzünde insanlar tarafından kanatılmamış hiçbir aşık olmayı yeniden deneyeceğim. Cemal’e borcumu ödeyeceğim. Az kaldı, bekleyin beni.
Hayatım boyunca kendim olabileceğim bi yer aradım. Bu yer bazen bir insanın yüzü oldu, bazen sevdiğim bir kitapta altını çizdiğim cümle, bazen ölüler gibi haftalarca susmanın saltanatını yaşamak, bazen de denizin köpürdüyen mavi kaosunda eritmekle gözlerimi. Ama yetmedi bunlar. Sonuna kadar kendim olmak istedim, evreni kanatlamak pahasına. Sanatı denedim; otoriteye karşı çıkanların birbirlerine karşı imgelerle iktidar olma çabası. Polis olun efendim, daha saygın.
İnsanın kendi olabileceği tek yer gece kalbidir! dedim sonra, insan yalnızken kendisidir! diye de uzattım. Ama insanların ruhuma bu izinsiz girişleri yok mu, beni delirtiyor: “Sevgilim beni ne kadar çok seviyorsun” lar, “felsefe yapma, aşka gel kendine gelirsin” ler, “insanları olduğu gibi kabul et, mutlu olursun” lar vb. insanları olduğu gibi kabul edersem bu savaşları, bu gizli sömürüyü, bu öldürücü şiirsizliği de kabul etmiş olmaz mıyım; bu İsa’ya hem Edip Cansever’e, hem kendime, yeni doğan çocuklara ve gökyüzüne ihanet etmek olmaz mı?
Hepimiz deliyiz, akıllı taklidi yapmayı bıraktığımız anda tımarhaneye kapatılırız. İnsanlar akıllı taklidi yapmakta ne kadar da usta Tanrım. Bense beceriksizliğim bu konuda, daha doğrusu akıllı taklidi yapmaktan bıktım. Normal olmaya çalışmak deli olmaktan daha zor. Beklide bunu anladım. Bir ofiste çalışıyordum, deli gömleğimin (seçkin bir markaydı) üzerine kravat takmayı bıraktım.
Beni kimin delirttiğini gerçekten merak ediyorum. babam olabilir diyorum, çocukluğumda az dövmedi beni sözcüklerle. Lise 2’de beni derste kuşumla oynarken yakalayan son Osmanlı Aysel’de olabilir beni delirten.(Kaltak dediğime bakmayın, kızgınlığımdan söylüyorum, yağmurda ıslanmış bir köpek kadar aşıktım ona.) tek tek beni kimin delirttiğini hesabını yapmak zor, kısaca beni insanlar delirtti diyebilirim. Beni insanların çıldırtmasındansa gökyüzünün çıldırtmasını isterdim, karanlık yağmurun, müziğin… Beni çıldırtma hakkını insanların elinden almalıyım.
Önemsiz deliliklerimi saymayacağım, beni buraya kapattıran son çılgınlığımı anlatcam. İntihar fikri yine Tanrım olmuştu, aynadaki yüzüme tükürüp silahımı aldım ve mahallemizdeki Büyük Çukurca Camisine gittim. Girdim içeri. Caminin tavanına iki el ateş edip namazı böldüm. Haklı olarak üzerime saldıran bir dindarı bacağından vurup “suküneti” sağladım. Gerginlik caminin duvarını çatlatacak kadar büyüktü. Fazla vaktinizi almayacağım dedim. Ve Perulu şair Cesar Mendoza’nın Acı Çekene Saygı şiirini okumaya başladım.
ACI ÇEKENE SAYGI
Tanrı’yla aynı fikirde değilim
İntihar edenlerin
Cehenneme gideceği konusunda
Kainatın yaratılışına
Katılmaktan bıktığımda ruhum
İntihar edeceğim bende
Denenmemiş bir yolla
Nerdeyse bütün akıllı kalpler
İntihar edipsiktir çekmiş yeryüzüne
Ben ateist değilim, babasıymış gibi
Tanrı’ya küsen bir çocuğum
Eğer Tanrı intihar edenleri ve Nietche’yi
Cehenneme gönderirse
Cehennemde yanmayı tercih ederim bende
Tanrı dürüstlüğü sever..
Tanrı’nın hayal gücünü beğenmiyorum
Ben Tanrı olsam
Peygamberler göndermez
Direk konuşurdum insanlarla
Ben Tanrı olsam
Hitler’i iyi kalpli bir Yahudi olmakla cezalandırırdım
Yahut yetenekli bir yazar yapardım onu
İçindeki kötülüğü insanlara değil
Tuvallere boşaltırdı
Ben Tanrı olsam
Devletler yok olur
Gül kokulu bireyler var olurdu sadece
Atlar çılgın zamanlar koşardı
Ben Tanrı olsam
Düşünce gücüyle herkesin
İstediği karakter olmasını sağlardım
Dünya bir şiirin
Yaratılım sürecine dönüşürdü böylece
Ben Tanrı olsam intihar ederdim
İnsanlarla birlikte
Acı çekmeyi öğrenemediğim için
……….
Sessizlik ağır bir kaya gibi hepimizin üzerine çökmiüştü. Cemaat beni linç etmek için fırsat kolluyordu, seziyordum bunu. Tabancam tek dostumdu o anda. O sırada cemaatten yaşlıca bir adam bana doğru yürümeye başladı. Dur diye bağırdım, dur , yoksa…dinlemedi yavaş yavaş ağır çekimde yanıma kadar geldi gözlerinde diğerlerinde ki gibi öfke değil,merhamet gibi bir şey vardı. Tanımıştım, babamın arkadaşı Ahmet abiydi. “dinle beni, Allah’ın- kendin – olduğunu anlayıncaya - kadar – hep – acı – çekeceksin” dedi usulca. Ellerim titremeye başlamıştı, bu sözler dikenli bir çalı gibi saplanmıştı içime ama acıtmıyordu. Silahımı aldı, beni linç etmek isteyen kalabalığı ve zamanı bir el hareketiyle durdurdu.
Sonrası…Sonrası buradayım işte. O yaşlı adamın Ahmet Abinin sözünü hatırladığımda sakinleşir gibi, içimdeki bir sırra erer gibi oluyorum ama izin vermiyor insanlar ve anılar kendim olmamama, içimin sularına bir balık gibi dalaraktan. Dışarıdayken bir söz vermiştim kendime:onlar ne yaparsa ben tersini yapacağım! Diye. onlar yalan mı söylüyor, ben doğruyu söyleyeceğim. Onlar boyun mu eğiyor, ben isyan edeceğim. Hem de her şeye. Onlar sanattan nefret mi ediyor, ben inadına Mozart dinleyeceğim, ölü yazarlarla dostluk kurucam, 7. Mühür’ü, Sonbahar’ı ve Seven’ı izleyeceğim. Onlar paraya mı tapıyor, ben yağmurda ıslanmaya tapıcam . Onlar statünün getirdiği saygınlığa mı inanıyor, ben serseriliğe ve kaybetmişliğe sokak olacağım. Sonuç: İnsanın Tanrı’ya inancının kaybetmesinden daha kötü olan bir şey varsa o da insanlığa inancını kaybetmesidir. Siz insansanız ben insan olmayı reddediyorum. Deli olmam güllerle birlikte açmama, zamanın dışına taşmama engel değil; tam tersine bunlara açılan kapı.
Bu arada delilerin söz söyleme özgürlüğünden bol bol yararlanıyorum. Geçen gün bağırmaya başladım:sizin sığınacak bir Allah’ınız var, benim yok. Benim sığınacak yalnızca kelimelerim var. Deliliğini topluma kabul ettirebilene dahi derler; ben ettiremedim, tımarhanedeyim. Güldüler.aklın fazlası cehennem. Dedim, güldüler. Her çocuk Tanrı’nın gönderdiği bir peygamberdir. Ve unuturuz büyüyünce peygamber olduğumuzu. Gider bir öğretmen oluruz, işçi, pezevenk,mühendis, memur.dedim, güldüler. Şehir cereyanına bağladılar beni. Güldüler siktir çektiler, kalbimin içinde çarpan kalplere. Çirkinleştireni her yerde, ey dünyayı kutsallaştıran çılgınlık nerdesin? Dedim. Güldüler. Öyle bir şekilde yan yana getirelim ki sözcükleri, herkesin orospu olmaktan kurtaralım onları.dedim ,güldüler.
Zaman geçti. Artık çıplakken bir şey söyleyemiyorum insanlara, kişiliklerim birbirleriyle yaşamayı öğrendi, gidecek başka bir bedenleri olmadığını anladı en sonunda. İlaçlarımı düzenli kullanıyorum, sigarayı azalttım. Buradan çıkmama az kaldı doktorum Alper Bey söyledi. Geçende kendi kendime Cemal dedim Cemal! İsmim Cemal bu arada-: Hayatı güzelleştiren şey tehlikeyi sevmektir. Hayatı güzelleştirmek istiyorsan dünyanın en tehlikeli şeyini sevmeyi öğrenmelisin: İnsanı! Buna kendini sevmekle başlayabilirsin. Hak verdim Cemal’e. Güzel konuşuyordu, inandım ona. Cemal’e borcumu ödeyeceğim. Yeryüzünde insanlar tarafından kanatılmamış hiçbir aşık olmayı yeniden deneyeceğim. Cemal’e borcumu ödeyeceğim. Az kaldı, bekleyin beni.
Kanatılmış sözcükler kitabı - Süveyda Ölüdeniz
çok tehlikeli olduğunu bilirsiniz o an o hareketi yapmanın. ama o hali seversiniz. o şaşkınlık olsun, o iç güdüsel sapmayı yaşa istersin.yol kenarında seni bulanlar anlamazlar orda durmak istediğini. öldün zannederler. halbuki sen sadece bütün bahçelerini, bütün pencerelerini 3 günlüğüne belki 5 haftalığına -ama değil sonsuzluğuna- kapatmışsındır. insanlar hep uğraşırlar, sanki seni zamanın ilerisine atabileceklermiş gibi. belki de gerisine.
ben onların düşüncelerini, bıçaklardım. belki ruhlarını.
kim beni durdururdu ki?
sadece çok kızgınken.
bedenlerine dokunmazken.
ben onların düşüncelerini, bıçaklardım. belki ruhlarını.
kim beni durdururdu ki?
sadece çok kızgınken.
bedenlerine dokunmazken.
I'm so angry she's not angry.
20 Ekim 2010 Çarşamba § 0
I'm missing you now
It's like I told you
I'm over you somehow
Before I close the door
I need to hear you say stay
Baby won't you change your mind?
It's like I told you
I'm over you somehow
Before I close the door
I need to hear you say stay
Baby won't you change your mind?
futile devices
It's been a long, long time since I've memorized your face
It's been four hours now since I've wandered through your place
And when I sleep on your couch I feel very safe
And when you bring the blankets I cover up my face
I do love you
I do love you
And when you play guitar I listen to the strings buzz
The metal vibrates underneath your fingers
And when you crochet I feel mesmerized and proud
And I would say I love you, but saying it out loud is hard
So I won't say it at all
And I won't stay very long
But you are the life I needed all along
It's been four hours now since I've wandered through your place
And when I sleep on your couch I feel very safe
And when you bring the blankets I cover up my face
I do love you
I do love you
And when you play guitar I listen to the strings buzz
The metal vibrates underneath your fingers
And when you crochet I feel mesmerized and proud
And I would say I love you, but saying it out loud is hard
So I won't say it at all
And I won't stay very long
But you are the life I needed all along
nar-ı aşk bi nevi ^^ :))
10 Ekim 2010 Pazar § 2
Annenizden başka kimsenin size o narı tane tane ayırıp zevkten dört köşe olmanızı sağlamayacağını bilmeniz lazımdı.
6 Ekim 2010 Çarşamba § 0
DusunenAdam RT sevgide yaşın önemi yok, insan ile tanrı arasındaki yaş farkını düşünsene.
adam haklı beyler.
adam haklı beyler.
1 Ekim 2010 Cuma § 0
Odamdaki televizyonun artık çalışmıyor olması bende gereksiz panik ataklara yol açıcak kadar ciddi bir üzüntü kaynağı aslında.
Limonlu sakız da çok iğrençmiş ayrıca, diş macunu çiğniyomuş gibi o ne be öle.
Limonlu sakız da çok iğrençmiş ayrıca, diş macunu çiğniyomuş gibi o ne be öle.
28 Eylül 2010 Salı § 0
When you say "I love you", you are making a promise with someone else's heart. Try to honor it.
22 Eylül 2010 Çarşamba § 2
Herkes fotoğrafçı, herkes blogger, herkes cool, herkes pucca. biri de çıkıp ben dikiş nakış ustasıyım desin. yeminlen ona kaset çıkarıcam.
18 Eylül 2010 Cumartesi § 0
Derler ki tam ölüm anımızda bütün kaybettiğimiz 21 gramdır.
5 sentlik bi paranın ağırlığı,
Çikolata barının ağırlığı ya da
bi sinek kuşunun ağırlığı.
how much does life weigh?
5 sentlik bi paranın ağırlığı,
Çikolata barının ağırlığı ya da
bi sinek kuşunun ağırlığı.
how much does life weigh?
16 Eylül 2010 Perşembe § 0
büyük yazar çoktan belirlemişti başrol oyuncularını, repliklerden birinde o olduğunu inkar etmek kaçınılmazdı.
-project mayhem
-project mayhem
15 Eylül 2010 Çarşamba § 0
'Bir görgü kuralı sorusu: Geçerken sana popomu mu göstereceğim önümü mü ?''
“Şeyler” dünyasına bağımlısın…
Sen eşya kataloğu müptelasısın.
Telefonla sipariş dünyasının bir parçası…
Kablolu her oyunda oynamak isteyen bir gönüllüsün.
Sen bir ölüsün.
Sen insanı öldürürsün. Sün…Sün…
Sünepesin.
Süngersin.
“Şeyler”i emen emen emen ve
“Şeyler” tarafından emilen doymak bilmez bir süngersin.
Sürgündesin.
“Şeyler”in soğuk ve ele geçirici dünyasının sayısız sürgününden birisisin. Sürgünlüğünü seçme özgürlüğü zanneden bir süzmesin.
Ah!
Sen, beni kelime oyunlarına mecbur edensin…
Fight Club
Sen eşya kataloğu müptelasısın.
Telefonla sipariş dünyasının bir parçası…
Kablolu her oyunda oynamak isteyen bir gönüllüsün.
Sen bir ölüsün.
Sen insanı öldürürsün. Sün…Sün…
Sünepesin.
Süngersin.
“Şeyler”i emen emen emen ve
“Şeyler” tarafından emilen doymak bilmez bir süngersin.
Sürgündesin.
“Şeyler”in soğuk ve ele geçirici dünyasının sayısız sürgününden birisisin. Sürgünlüğünü seçme özgürlüğü zanneden bir süzmesin.
Ah!
Sen, beni kelime oyunlarına mecbur edensin…
S3E12 WTF?
14 Eylül 2010 Salı § 0
Ee nedir yani şimdi? Sookie in fairyland oldu, Bill uçabildiğini gösterdi, Eric'te çimentoman mi oldu? Trueblood finalin sucks bebeyim.
Feedjit
El değmeden üretildi.
o_O
Followers
Archives
-
▼
2010
(523)
-
▼
Aralık
(33)
- Çok sinirliyim bu aralar. Ve sinirimi birileri kır...
- Başlık yok
- fucking badly.
- just gonna stand there and watch me burn but that'...
- Başlık yok
- şunu yaşayamayalı 2 sene oldu. ^+%&/(&%+^!
- pembe takıntısı. iyi mi kötü mü bilemedim:/
- god-like
- Bunca sene ölüydün ama hiç bi zaman bilemedin bunu...
- wanted
- Etrafımda ki insanların bütün o yapmacık tavırları...
- 5 yasimdayken bakicimin yogurda dondurma bu diyip ...
- And why can't you just hold me?
- Bu gofreti hiç sevmiyorum ya. Çok anlamsız bence....
- Alias kızıyla Ben adamısı ne güzellermiş böyle y...
- Si...
- Hayatta en güvendiğim şey kulaklıklardaki "R" ve "...
- "Sus deyince sus!"- "Yapma deyince yapma!" .. vs....
- Obezite senin ammonun şeker çikolata, hamburger, ...
- Susuyorum diye hiç bi bokun farkında değilim demek...
- sus deyince sus.
- Hani evler soguk olunca anneler "bizim alt ve ust...
- "hiç sigara içen zürafa görmemiştim."
- raising hope again
- raising hope =)
- Raising Hope
- Yılbaşına başka bi ülkede girsek ne güzel olurdu.
- ne yesek hangisinden başlasak bilemedim?
- panpa diye bişey çıkmış ya. Anlamlandıramıyodum a...
- özledik
- madrugada
- Susuyor olmam bi bok bilmediğim anlamına gelmiyor....
- Mesela artık eminim.
-
►
Kasım
(29)
- Figli Di Madre Ignota
- Hepimiz oynadık bunu biliyorum. Asıl bildiğim acı ...
- Hayatımın son 5 senesi yollarda geçiyor, her gün n...
- e dolce far niente.
- Başlık yok
- -Well, you look normal. -I'm sad.
- Çok yorgunum, çok üşüdüm ve çok gerginim. Şimdi be...
- hepimizin ortak mutluluk kaynaklarından biri bence.
- Başlık yok
- vicky christina barcelona
- az kaldı az.
- I'm her favorite game But I don't know the rules.
- Başlık yok
- eternal sunshi... bilirsiniz işte ya.
- "Kendinizi iyi hissediyorsanız, kaygılanmayın geçer."
- Uzun cümleler kurardım konuşurken.Eski filmlerde k...
- güneşi gördüm :m
- Naber? Aslında bakarsan ben "sana bi bok olmaz"lar...
- Sesimi duyuramam benim sorunum. Çığlık gibi susuyo...
- Sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi basit.
- You're a folk tale, the unexplainable
- "Geriye intihar" diye bişey olmalı bence. Çok sevi...
- oh there is too much, there is too much (and can ...
- uyurken izle(n)mek. uykuyu değil yanında yatanın g...
- kadınların sağ duyuları, daha çok acı çekmeleri i...
- Bazen gerçek, her şeyin yalan gibi görünmesine seb...
- Kağıt
- baby I wish I was dead
- eat, pray, love
-
►
Ekim
(37)
- Başlık yok
- şizofr...
- " basitçe anlatamıyorsan, yeterince anlamamışsın ...
- çok tehlikeli olduğunu bilirsiniz o an o hareketi ...
- Başlık yok
- I'm not questioning you, because I don't expect an...
- Başlık yok
- Mesela şuan çok sinirliyim.
- I'm missing you now It's like I told you I'm ove...
- Bazı şarkılar 2dk, bazıları 5dk güzel. Neye göre k...
- en azından kendisinin önemli olmadığını bilen insa...
- futile devices
- Ne farkeder? artık.
- Başlık yok
- mehmeh=)
- Yapıcak bişey yok tabi.
- Beklentilerini her seferinde yıktıklarında, umucak...
- 1,5 metre ebatlarında bir gülüşüm var.
- Birinin söylediklerini anlamamaya başlayana kadar...
- ayrıntıları sessizce düşünürken ben ne kadar da sa...
- What were you wanting / What was that you wanted I...
- sebep?
- tam olarak.
- her şey mükemmelken bunu görmeyipte, tek hatanda ...
- insanayi
- Başlık yok
- nar-ı aşk bi nevi ^^ :))
- Başlık yok
- black books
- Sadece biraz dursak?
- ölene kadar koşmak istiyorum. bağırmak istiyorum. ...
- DusunenAdam RT ...
- The sweeter the ways I love him warm but beautiful
- Odamdaki televizyonun artık çalışmıyor olması bend...
- eskiden hep beterböceklikti buralar.
- denemeden olmaz.
- buraya hiç bi zaman uzun aşk hikayeli, emmeli gömm...
-
►
Eylül
(56)
- İstemediğin ot burnunun dibinde bitince üstüne sıç...
- Evden baska bi yerde cisini efendime soyliim kakas...
- Çocukken annenin "Eve gidince görüşcez seninle"si...
- Düşünce kalkıp gayet kuul bir şekilde, "düşmedim, ...
- Düştüğümde bacaklarımda oluşan morlukların tek der...
- When you say "I love you", you are making a promis...
- So make it real, I'll bear no more deceit It bu...
- Biliyorum.
- Herkes fotoğrafçı, herkes blogger, herkes cool, h...
- Twitter'a nolmuş olm. Ağzı burnu yamulmuş.
- tazedir, dağılır.
- Olmak istediği insan olamadığımız için hiç birimiz-
- null
- fucker.
- Derler ki tam ölüm anımızda bütün kaybettiğimiz 21...
- oha! ne çok severdim ben bu filmi ya! Mesela bu af...
- If there's a hell, I'm already in it.
- saçmalıklar olmadan nasıl olurdu diye düşünmüyo de...
- malumane eziği
- fuck yea :))
- Başlık yok
- büyük yazar çoktan belirlemişti başrol oyuncuların...
- Good night moon-
- 'Bir görgü kuralı sorusu: Geçerken sana popomu mu ...
- “Şeyler” dünyasına bağımlısın… Sen eşya kataloğu ...
- complications-cohabitant
- S3E12 WTF?
- ayı.
- ölü taklidi yapmış ya lan. vay arkadaş! ohsahsask:D
- Birine arkasından bağır mesela ismide "X" olsun bu...
- ç
- well, what about the rights of pokemon?
- f.a.k
- come on you sstupid beyitch! write a sad poem in ...
- Başlık yok
- peki o zaman. ben bi çay koyim.
-
▼
Aralık
(33)
About Me
- Elizaphelia©
- okunduktan 14 saniye sonra kendini imha etmeye programlanmış bir.....